31 Aralık 2019

GÜZEL ALIŞKANLIKLAR

        Bizim ülkemiz kocaman, her köşesinde ayrı güzellikleri olan bir ülkedir. Ülke nüfusu yaklaşık olarak 80 milyona yaklaştı.  Bu nüfusun yoğunluğunu çocuk ve gençler oluşturuyor. Şimdiki sürece  gelene kadar bir çok dönem geçti. Her bir dönemin en güzel yanı da iyi alışkanlıkların elde edilmesi için güzel fırsatların olması. Ailelerin bu yıllarda "ağaç yaş iken eğilir " çağını çocuklara yaşatmak istiyorlar. Ama bence çocukların da biraz serbest bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Evet biz gençlerin güzel alışkanlıklarının olması çok güzel. Kitap okumak vb. özelliklerin olması çok gereklidir. Ama bence çocuklar bu alışkanlıkları tek başımıza kazanamayız. Bunun için de ailemizin ilgi ve desteklerine ihtiyaç duyarız. Nitelikli ve bilgin biri olmak istiyorsak "oku" emrinin ışığı altında toplamalı ve okuyup okutmalıyız.

Sudenaz Y.

28 Aralık 2019

❤DÜNYANIN EN GÜZEL ÇİCEKLERİ❤


Umutlarımız bizim güneşimiz gibidir. Üzücü bir olay karşısında bile bizi ayakta tutan, dimdik durduran umutlarımız... Aslında bizim özgüvenlerimizin sebepleri de umutlarımızdır. Umutlarımız der ki:
"Sen çok güçlüsün. Hiçbir şeye boyun eğmemelisin. Ne olursa olsun, karşına ne çıkarsa çıksın dimdik durmaksızın, ayakta kalmalısın." Siz üzülmeyin. Çünkü siz üzüldükçe umutlarınız da üzülür. Eğer üzülürseniz umut çiçekleriniz solmaya başlar. Ama bir parça mutluluk bile umut çiçeklerinizin üzerine su döker. İşte o zaman umut çiçekleriniz tekrardan açar. Siz umut çiçeklerinizi her gün sulayın. Günde bir kere bile olsa gülün. Gülün ki umutlarınız da sizinle gülsün. Gülsün ve daha fazla çiçek açsın. Çoğalsın, uzayıp gitsin, nereye kadar olursa... Ben içimdeki umut çiçeklerimi hiç soldurmadım. Soldurmayı da düşünmüyorum. Çünkü eğer onlar solarlarsa ben de solacağım. Umut çiçeklerinize iyi bakın. Onları her gün sulayın. Sizi hiçbir şeyin üzmesine izin vermeyin. Görünmeyen ama var olduğunu bildiğiniz umut çiçeklerinin hiç solmaması dileğiyle...
Ravza A.

Gözlerini Aç




        Soğuk bir kış günüydü. Şöminenin yanında oturmuş onu düşünüyordum. Evde herkes erkenden uyumuştu. Ayağa kalkıp camdan dışarı baktım. Birden cama bir taş değdi. Belki de o an hayatımın en mutlu aynıydı, çünkü onu gördüm.  Elinde bir demet çiçekle diz çökmüş gülümsüyordu. Bir süre sonra el sallayarak gitti. Sabah olduğunda atım Pembe'ye binip yola koyuldum. O anda Levent'i gördüm. Amcası Levent'e bir şeyler söyledikten sonra Levent yanıma gelerek ''Baban hayatımı mahvetti'' dedi. Bu olay geçmişte yaşanan bir kan davasıydı. Ama ben babamın suçsuz olduğunu biliyordum. Bunu Levent'e ispatlamak ve haftalarca olayı açığa çıkarmak için bir delil aradım. Ama buna değdi. Ben bunu Levent'e ispatladım. Levent'le bir daha hiç ayrılmamak üzere birleştik.


            Eğer güneş odanı ısıtmıyorsa, ay odanı aydınlatmıyorsa; suç ne güneşte ne de ayda. Sen gözlerindeki perdeyi aç.
Ayşegül A.

KAZAN MI DOĞURDU?



          Nasrettin Hoca bir gün bulgur kaynatacakmış. Komşusundan kazan istemiş. Komşusu kazanı vermiş. Nasrettin Hoca kazanla işini görmüş ve aradan bir hafta geçmiş. Komşusu kazanı istemiş. Nasrettin Hoca "Kazanın doğurdu yoğun bakımda. " demiş ve küçük bir kazan vermiş, birkaç gün sonra komşu "Kazanım yoğun bakımdan çıktı mı?" diye sormuş. Nasrettin Hoca da "Kazanın öldü ben de bir Fatiha okuyup gömdüm.  Üzgünüm seni de çağırmalıydım" demiş. Komşusu da "Hocam hiç kazan ölür mü kazanımı ver!" demiş. Nasrettin Hoca da yapıştırmış cevabı "Kazanın doğurup yoğun bakımda yattığına inanıyorsun da öldüğüne niye  inanmıyorsun" demiş ve kazanı vermemiş.

Cuma G.

PİŞMANLIK ve SABIR ARASINDAKİ İLİŞKİ



                    İnsan o kadar pişman olur ki söylediği sözlerden, yaptığı hareketlerden tekrar o güne dönmek ister. Ama iş işten geçmiştir. İnsanın içine öyle bir his gelir ki kendinden çok utanır. Sanki ömür boyu affedilmeyecek bir söz söylemiş ve harekette bulunmuş gibi. Haklı sanırsın kendini ve sonra anlarsın asıl hatalı olan sensindir. Bazen karşına öyle bir emsal çıkar ki bir bakmışsın en sevdiklerini almışsın karşına. İşte tam o anda sanki bitmiş, o hayattan kopmuş gibi hissedersin. Herkes sana garip davranır. Onların sana yaptığı hareketlerden dolayı üzülürsün. Belki de hayatın mahvolur.  
                  Tam ümidini yitirdiğin an tekrar o güzel günlerin geleceğine inanırsın. Kötü günleri düzeltmek için uğraşırsın "SABIRLA  ve UMUTLA"...

Hatice T.

Doğal Kaynak Tüketimi




          İnsan oğlu yaşamını devam ettirebilmek için beslenme, barınma ve ısınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. Bu ihtiyaçlarının birçoğunu doğadan temin etmektedir. Artan nüfus ile birlikte tüketim talebi de artmıştır. 
           Dünyanın kaynakları hızlı bir biçimde tükenirken doğal kaynaklar azalır. Modern dünyada tüketim alışkanlıkları da değişmiştir. İnsanlar temel ihtiyaçlarını karşılamaların dışında pek çok alanda doğal kaynakları sınırsız gibi kullanmaktadırlar. Bunlardan bazıları; gıda, barınma, ısınma, ulaşım, giyim, aksesuar, kozmetik gibi pek çok alanda tüketim alışkanlıkları değişiklik göstermektedir. 
          Kaynaklar insan oğluna sınırsız olduğu duygusu oluşturmuş ve geleceği düşünmeden bolca kullanılmasına yönlendirilmiştir. Her gün tonlarca ekmek çöpe atılıyor, pek çok kıyafet daha eskimeden yerine yenisi gelmekte ve insanların kışın daha az yakıtla ısınabilecekleri halde fazla  fazla yakıt tüketebilmektedir. Yürüyerek gidebilecekleri mesafeyi araçla gitmekte, toplu taşıma aracı veya bisiklet gibi araçları kullanmamaktadır. Kısacası doğal kaynakları tüketmektedir.
Damla K.

22 Aralık 2019

Küçük Orman

         Küçük bir ormanda dört çocuk ve babaları yaşarmış. Bu ailenin geçimleri ormandan kestikleri ağaçlarmış. Bir gün ormana ağaç kesmeye çıkan aile hiç bilmedikleri bir yoldan gitmişler. Önlerine beş yol çıkmış ve hangi yoldan gideceklerini bilememişler. "Hepimiz ayrı yoldan gidelim" diyen küçük kardeşlere büyük kardeşler de katılmış.Babaları da buna katılmış. Aile dağılmış ve ayrı yollardan gitmişler. En küçük kardeş korkarak ilk adımları atmış ve sonradan alışmış. Diğer kardeşler  de aynı şekilde korku yaşamışlar. Baba gitmiş ve kocaman iki ağacın üzerine çıkmış. En son çıktığı ağacın üzerinde bir kuş yuvası görmüş. Baba tam ağacı keserken çocukları babalarına seslenmiş. Ellerinde çokça çöple yürüyen çocuklar "baba" diye seslenmişler. Çocuklar ellerindeki çöpleri çöp kutusuna atmışlar. Aile artık ağaç kesmiyormuş ve bundan sonra her hafta gelip ormandaki çöpleri topluyorlarmış.
Ayşegül K.

21 Aralık 2019

BEYAZ ÇİZMELİ KIZ



               Uzak diyarların birinde Gülsu kız isminde biri vardı. Gülsu kız 12 yaşında uzun boylu, siyah saçlı, mavi gözlü, etrafına neşe saçan bir kızdı, tarih ödevlerine bayılırdı.
Bir gün yine tarih ödevi yaparken kapı çalmıştı. Gülsu kız koşarak kapıyı açtı. Gelen babasıydı. Babasının elinde bir hediye vardı. Gülsu kıza uzattı. Gülsu kız hemen açtı. İçinde bembeyaz bir çizme vardı. Gülsu kız babasına sarılıp teşekkür ettikten sonra odasına gitti. Tarih ödevine devam edecekti ama çizmesini o kadar çok sevmişti ki… Sürekli ona bakıyordu. O kadar çok bakmıştı ki uykuya dalmıştı. Rüyasında zaman yolculuğu yapıyordu. Eski dönemlere geldiğini fark etmişti. İki cadıyla karşılaştı Gülsu kız. İsimlerini sordu, biri Ravza biri de Melek dedi. İki cadı Gülsu kızın çizmelerini çok beğenmişti. Aralarında plan kurup ejderhalarını çağırdılar. Ya çizmelerini bize ver ya da sana ejderhamız ateş püskürür dediler. Gülsu kız çizmelerini vermemişti. Ejderhanın karşısına, ateş püsküren iki efsanevi yılkı atı, atın Söğüt'tenir adam ve Tuğrul kuşu çıktı. Tuğrul kuşu ölümsüzdü, küllerinden yeniden doğardı. Efsanevi yılkı atı ise 1000 yılda 1 çıkan 7 yıl kuraklıktan sonra gelen ve uçan bir attı. Tuğrul kuşu öyle bir parladı ki ejderhanın gözleri kör oldu ve ejderha ateş püskürtemedi.  Cadılar o anda kaçtı. Gülsu kız adama “Sen kimsin?” dedi. Adam ise “Ben bir bilgeyim, benim adım Ferhat.” dedi. Gülsu kız ve bilge adam, Dede Korkut'un yanına gittiler. Dede Korkut üzgün gözüküyordu. Bilge adam neden üzgün olduğunu sordu. Dede korkut şöyle dedi, Tepegöz mahsullerimizi alıyor, evleri basıyor. Gülsu kız ve Bilge Adam tepegözün yanına gitti. Tepegöz çok sinirliydi. Onlara yumruk atmaya çalıştı. Bunun üstüne Bilge Adam ona karşılık vererek yumruk attı ve Tepegöz koşarak oradan uzaklaştı. Bilge Adam ve Gülsu kız Tuğrul kuşu ile oradan ayrıldı. Tarih 1040’ı gösteriyordu yani Dandanakan Savaşı'nın ortasındaydılar. Gülsu kız yerinde durmadı. Ne de olsa daha önce hiç savaş görmemişti. Bilge adam ve Gülsu kız savaşa biraz da olsa katılmışlardı. Orada Alparslan'ın küçüklüğünü görmüşlerdi. Gülsu kız sevinç içindeydi. Bilge Adam’a onu buraya getirdiği için teşekkür etti.
Gülsu kız şimdi nereye gideceklerini merak ediyordu. Bilge Adam geldik dediğinde Gülsu kız nereye geldiğini anlamıştı. Burası İstanbul'daki "Milyon Taşı"ydı. Bilge Adam “Haydi gidelim.” dedi. Gülsu kız ne dediyse onu burada kalmaya ikna edemedi. Şimdi rotaları Söğüt’tü. Bilecik Söğüt'ten eve gelene kadar 1453 taş diziliydi. Tam Bilge Adam’a bir şey soracaktı ki uyandı Gülsu kız. Uyandığında saat 21'de anne ve babasının yanına gitti. Onlar ise Fatiha okuyordu.
Gülsunur & Melek

VİCDAN



 “Vicdan nedir bilen var mı?" diye sorsam herhalde herkes kendinden yola çıkardı. 
Kimi insanda gerçek vicdan vardır ama kimilerindeki vicdan, insanı insan yerine koymaz. Arkasında bıraktıklarını hiç sormaz. Sormaz çünkü vicdanı yoktur o sadece kendindeki kini, nefreti vicdan sanır. Ortalıkta ben vicdanlıyım, ben vicdanıyım diye gezer. İşte öyleleri vicdan nedir tanımaz. Tanımak da istemezler onlar. Sadece vicdansız değil aynı zamanda da kalbini mühürlenenlerdir. Kimse kendindeki o mührü kırıp arkasındaki tertemiz kalbi, mis gibi vicdanı açıp göremez. Vicdan her insanda bulunan bir şey değildir. Kimi insanda dolup taşar, kimilerinde ise gramı bile yoktur. Bazıları kendini öyle sanır bazıları ise gönlünde taşır. O vicdansızlara biraz vicdandan bahsetsen “O da ne?” deyip geçerler.
 İşte o zaman vicdanı duvara anlatmış gibi olursun. Sen ne kadar anlatsan da anlamaz. Siz sakın onlara uymayın! Kendi bildiğiniz vicdandan da şaşmayın.
Semanur D.

ADALET



Adalet her işin başında,
Adalet insana zarar vermez korkma!
Adalet mülkün temelidir bunu unutma!

Adalet nedir bilir misin?       
İnsanın vicdanı sızlar iyi olmak kolaydır.
Zor olan adil olmaktır.
Adalet her yerde adalet!
Pınar Ö.

SOKAK HAYVANLARI

        Türkiye'de  milyonlarca sokak hayvanı var. Bu hayvanlar sokakta yatıp kalkıyor. Peki bu hayvanlar ne yiyor ne içiyor hiç düşünen var mı?
         Her geçen gün milyonlarca sokak hayvanı ölüyor.  Bu hayvanların ölümü de nesillerinin tükenmesine neden oluyor. Her vatandaş bir barınak hayvanı ya da bir sokak hayranını beslese bu kadar hayvan ölümleri gerçekleşmez. Biliyorsunuz ki hayvanlara bakmak çok sevaptır. Bu masum hayvanlara eziyet etmeyelim.                             

 Osman Y.

20 Aralık 2019

Doğum Günü Mesajı


Biricik öğretmenim;
Erkan Öğretmenim, sizi her zaman ikinci babam olarak gördüm. Yeri geldi kızdınız, yeri geldi sevdiniz. Ama ben sizi çok seviyorum. Ben bu günlere geldiysem sizin sayenizde. Nice mutlu yıllara…
Ayşegül A.
Sevgili Erkan öğretmenim, doğum gününüz kutlu olsun. Nice mutlu yıllara… Sizi çok seviyorum.
Pınar
İyi ki doğdunuz. Erkan öğretmenim benim üzerimde çok emeğiniz var. Nice yıllara…
M. Ali
İyi ki doğdunuz Erkan öğretmenim. Bizi bu günlere getiren sizsiniz. Emekleriniz için teşekkür ederim, nice yıllara…
Cuma
Öncelikle iyi ki varsınız. Eğer siz olmasaydınız biz bu durumda olamazdık. Sizi çok sinirlendiriyorduk, şimdi daha iyi anlıyorum. Sizin bizden umudunuz vardı. Bu umudu boşa çıkardıysak özür dileriz. İyi ki doğdunuz, iyi ki varsınız canım öğretmenim.
Melek
Erkan öğretmenim sizi çok seviyoruz. İyi ki bu okuldasınız. Bizi bu günlere kadar getirdiniz. Üzerimizde çok emeğiniz var. Keşke sizi sinirlendirdiğimiz günleri geçmişe gidip silebilseydim. Sizi hiç üzmek istemezdim. İyi ki varsınız. Doğum gününüz kutlu olsun. Sizi çok seviyoruz.
Esra
Doğum gününüz kutlu olsun, sizi çok seviyorum. İyi ki varsınız, sizi üzdüysek özür dileriz.
Gülsunur
Erkan hocam sizin bizim üstümüzde çok emeğiniz var. Şu an okuma yazma biliyorsak bu sizin sayenizde. Doğum gününüz kutlu olsun.
Ahmet
Sevgi yüklü canım öğretmenim, üzerimizdeki emeklerinizin hakkı ödenmez. Sizi çok ama çok seviyorum. İyi ki varsınız, İyi ki doğdunuz ilk öğretmenim.
Ravza
Erkan öğretmenim sizin bizim üzerimizde çok emeğiniz var. İyi ki doğdunuz.
Mehmet Can
Erkan öğretmenim üzerimizde emeğiniz çok. Bizi bu dereceye getirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Size baba diyecek kadar çok seviyorum. İyi ki doğdunuz canım babamız, iyi ki varsınız. Nice mutlu yıllara…
Sudenaz
Sevgili Erkan öğretmenim sizin bizim üzerimizde çok emeğiniz var. Sizin hakkınızı nasıl ödeyebilirim, bilmiyorum. İyi ki doğdunuz, doğum gününüz kutlu olsun.
Melis Yaren
Çok kıymetli Erkan hocam, öncelikle bu güzel çocukları yetiştirdiğiniz için size ne kadar teşekkür etsek az gelir. Okulumuzun neşesisiniz. Umarım çok değerli eşiniz ve iki minik yavrunuzla birlikte daha nice mutlu yaşlar görürsünüz. Doğum gününüz kutlu olsun.

Türkçe Öğretmeni Esra GÜNDÜZ
Sınıf Öğretmeni Betül ATEŞ

19 Aralık 2019

İnsan ve Doğa

     Biz insanlar birer canlıyız. Bence bu güzel yaradılışımızı boşa harcıyoruz. Hayvanlara vahşi ve canavar benzetmelerini yapıyoruz. Asıl vahşi ve canavar olan bizleriz. Akıl iradesi olmayan hayvanlar bile bizden daha az çevreye zarar veriyorlar. Küresel ısınmaya, enerji kaynaklarının azalmasına biz insanlar neden oluyoruz. Şimdi rahat yaşıyoruz. Tahminimce bundan 50 yıl sonra gelecek nesillere böyle bir çevre bırakamayacağız.
     İsraf etmeyerek, tasarruf ve geri dönüşüm yaparak gelecek nesillere güzel ve sağlıklı bir çevre bırakalım.
     Unutmayalım ki biz doğayı korudukça, doğa da bizi korur.

Sudenaz Y.

Kibirli Aslanın Hazin Sonu

    Bir varmış, bir yokmuş. Ormanda yaşayan bir aslan varmış. Bu aslan çok kibirliymiş. Her şeyi en iyi yaptığını ve yapacağını düşünürmüş. Bu aslanın hiç arkadaşı yokmuş. Zaten gördüğü bütün hayvanları yemeye çalıştığı için de fazla bir şansı yokmuş. Aslan yaşlandıkça daha kibirli olmaya başlamış. 
    Bir gün ormana avcılar gelmiş. Avcılar kibirli aslanı yakalamış, bir kafese koymuşlar. Tam arabaya bindirirken diğer hayvanlar kibirli aslanı kurtarıvermiş. Bu kibirli aslana bir ders olmuş. Ama hâlâ kibrin çok kötü olduğunu anlamamış. Birkaç hafta sonra hayvanlar birer birer kaybolmaya başlamışlar. Çünkü aslan günde en az iki hayvan yiyormuş. Sonunda çoğu hayvanı yemiş ve avcılar geldiğinde kendini kurtaracak pek kimse kalmamış. Avcılar aslanı almışlar. Sonra da aslandan deri kürk yapmışlar.
  Orman sakinleri bu olaydan şu dersi çıkarmış: Kibirli kişiler hem kendilerine hem de çevrelerine zarar verir.
Esra G.

   

Sevgili Yıldız Kalemler Okurları

     Son günlerde okuduğum bir kitapta dilsiz bir kızın aşkını yazarak anlattığını ve başka dilsizlere de ilham kaynağı olduğunu okudum. O dilsiz kız nasıl yazı yazmaktan çekinmediyse siz de utanmayın sevgili okurlar. Söyleyemediğiniz bir şey varsa o zaman yazın. Çünkü hem söyleyemeyip de hem de yazamazsanız çok pişman olursunuz. Yazmak sizi bir basamak aşağı indirmez. Duygularınızı yazınız. Eğer bir sorununuz varsa kısa ve öz yazın. Nice şairler var ki hislerini bir dizede anlatıyor. Siz de yazın.
     Bir daha görüşmek dileğiyle...
Ayşegül A.

Görünmeyen Güzellikler

         Yazmak bir çocuğun hayal dünyasına benzer. Siz yazı yazdıkça hayal dünyanız genişler. Aklınız ve kalbinizdeki her şey bir bir dökülmeye başlar.
         Yazı yazarken hayal dünyanızda bir kuş gezer. Bu kuş hayal dünyanızda bir o dala, bir bu dala konar. Yazı yazdıkça siz de o kuşla birlikte gezinirsiniz. Siz de onunla birlikte bir o yana bir bu yana konarsınız. Siz uçtukça yeni şeyler öğrenirsiniz. Öğrendikçe sizi bir mutluluktur kaplar. Bu mutluluk sizi daha fazla uçurur ve siz de daha heyecanlı, daha sürükleyici maceralara yelken açarsınız. Bu maceralar sizin aklınızda ve kalbinizdeki her şeydir. Sonra bunlar sevgiyle buluşur. Sevgiyle buluşunca yazınız öyle güzel bir hâl alır ki okumaya doyamazsınız. Tabii bu hâl yazının en güzel hâlidir. Çünkü ortak hayal dünyanız ve sevginiz bir araya gelmiştir.
       Kısaca gerçek mutluluk gördüğün şeyde değil görünmeyen şeydedir.

Ravzanur A.

14 Aralık 2019

MERHABA!



Yeni bir soluk, tazecik düşüncelerle karşınıza çıkmaya hazırlanıyoruz. Biz Anadolu'nun minik bir köyünün, zihni yıldızlara uzanan öğrencileriyiz. Çok yakında burada sizlerle buluşacağız. Gayemiz tüm renklerimizi harflere dökmek. 

Bizi bekleyin.


İYİLİK EDEN İYİLİK BULUR

Bir varmış, bir yokmuş. Uzak şehirlerden birinde dört arkadaş varmış. Bu arkadaşlar çok  iyi anlaşırmış. Dört arkadaştan biri ayağını 3 yıl ...